Kayıtlar

ANDROMEDAYA HOŞ GELDİNİZ

Resim
              İnsanlar kötüydü kitaplara sığındım.     -Cemil Meriç K üçük galaksimizde karman çorman hislerle karşılıyoruz sizi. Üzgünüz, burası biraz dağınık. Yıldızların arkasında gizlenmiş hikayelerden oluşan evrenimizde bizimle beraber olacağınız için teşekkür ederiz. Yeni bir gökyüzüne, kıtaya ve hatta evrene ulaştığını zanneden insanların hislerini bilirsiniz. Heyecan, tutku ve bir miktar da korku. Heyecan duyacağınız -duyacağımız- bir yolculuğa çıkalım mı? O halde Andromedaya hoş geldiniz. -Calypso&Tethys

Ahmed Arif & Leyla Erbil

Resim
  Bugün, olanları anlatmaya kelimeler yetecek mi pek emin olamasam da yüzeysel olarak bahsedeceğim bir aşk var. Evet, yüzeysel olarak bahsedeceğiz bu aşktan çünkü derinlere inmeyi kalbimizin kaldıracağını sanmıyorum. Bu güzel ve büyük aşka güzel duygularımızla değinmeyi umarım başarırız… Ahmed Arif ve onun güzel aşkı Leyla Erbil… Hepimizin bildiği ve belki de her yerde gördüğü bir şiiri vardır Arif’in ‘Hasretinden prangalar eskittim’ Bu şiir gibi pek çok şiirini daha Leyla Erbil’e mektuplarında göndermiş Arif. Hasretinden Prangalar Eskittim seni, anlatabilmek seni. iyi çocuklara, kahramanlara, seni, anlatabilmek seni, namussuza, haldan bilmez, kahpe yalana. ard-arda kaç zemheri, kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. dışarda gürül-gürül akan bir dünya… bir ben uyumadım, kaç leylim bahar,  hasretinden prangalar eskittim. saçlarına kan gülleri takayım, bir o yana, bir bu yana… Ahmed Arif içinde barındırdığı aşkını mektuplarda Leyla Erbil’e göstermekten hiç çekinmemiş. Çoğu zaman Leyla’nın e

Smeraldo Çiçeği Efsanesi

Resim
   Smeraldo çiçeğinin efsanesinden esinlenerek yazılmış bir şarkı sayesinde bu efsaneyi keşif ettim. (BTS- The Truth Untold) Bu bir şarkının, bir çiçeğin ve korkak bir adamın hikâyesi. “Smeraldo” İtalyanca ’da ‘zümrüt’ anlamına gelir, bir diğer anlamı ise sunulmamış (açıklanmamış) hislerdir.  Smeraldo çiçeği şu anda mevcut değildir, çünkü yetiştirilmesinin imkansız olduğu söylenir. Kimisine göre smeraldo çiçeği yalnızca bir efsanede ortaya çıkan kurgusal bir çiçektir, kimisine göre de arkasında yatan hüzünlü hikayesinden dolayı gerçek.   İtalya’da bir dükün gayrı meşru bir çocuğu olur. Çocuğun annesinin çiçekçi bir kız olduğu söylenir. Çocuk yasak bir aşkın meyvesidir ve çiçekçi kız doğumda ölmüş, dükü yalnız bırakmıştır. Hem evlilik dışı olması hem de eşinden dolayı dük çocuktan kurtulmaya çalışır ancak başaramaz. Bu yüzden onu uzak bir yere yollar. Çocuğun büyüyünce kendini bir kaleye kapattığı ve maske taktığı söylenir. Çünkü kendisini çirkin ve korkunç bulur. Yapayalnızdır ve mu

Herkül Kulesi Efsanesi

Resim
  Geçmişte yapılmış ve günümüze kadar sağlamlığını koruyan bütün bir güzel yapıtların anısı, bir hikayesi vardır. Kimi yapıt dillere destan aşkları, kimisi ayrı düşmüş insanları hatta ayrı düşmüş yapıtlardan basheder. Bazıları utancından kızarmıştır hatta. Geçmişte yaşayan insanların güzel hikayelerinin, anılarının günümüze kadar bu şekilde ulaşması, bana hep çok etkileyici gelmiştir. Bence bir yeri güzel yapan şey oranın efsanesi ve yaşanmışlıklarıdır.   Bir dizide görüp merak ettiğim Herkül Kulesi oğlundan ayrı kalmış annenin hikayesini anlatır. İki bin yıl önce deniz feneri inşaa edildiğinden beri yerli halk kulenin olduğu bölgenin ‘dünyanın sonu’ olduğuna, Herkül deniz fenerininde dünyanın sonuna ışık tuttuğuna inanılırmış. Herkül’ün annesi her gün buraya gelir ve ayrı düştğü oğlunun hasretini çekermiş. Bu deniz fenerini de Herkül’ün annesinin bu halini görenler yaptırmış ki Herkül deniz fenerinin ışığını takip ederek annesini bulabilsin. Ve öyle bir efsane daha varmış ki burada

23 Nisan

Resim
23 Nisan 1920. Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Mecilisinin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. 23 Nisan 1924. Atatürk’ün ’23 Nisan’ın bayram olarak kutlanması kararını aldığı tarihtir. 23 Nisan 1929. Atatürk’ün bu bayramı çocuklara armağan ettiği tarihtir. Dünya üzerinde çocuklara armağan edilen ilk bayramdır. Tüm bunları madde olarak yazmamın bir nedeni var. Bu 3 maddeyi hangi siteye girerseniz bulabilirsiniz. Elinizin altında olan internetin sonu gelmeyen okyanusunda bunlara ek olarak pek çok bilgi de elde edebilirsiniz elbette. Ancak şu anımıza tarihi değer açısından kesin bilgilerle bakabilmek internet üzerinden bile imkansız. Birkaç gün önce tarih açısından çok önemli sayılabilecek, belki kitaplarda gösterilecek bir döneme tanıklık ettiğimizi düşündüm . Çünkü 2020 farklı ve zor bir yıl oluyor. İtiraf etmem gerekirse kitaplarda okuduğumuz şeylere şu an tanıklık etme düşüncesi ilk başta tüylerimi ürpertti. Hepimizin elimizden geldi

Günaydın

Resim
      Ölüyoruz… Dünya, doğa, kadınlar, erkekler, hatta çocuklar bile -aslında en çok onlar-. Her çığlıkta, her seste, her sözde ölüyoruz.Üstelik hiç ölmemiş gibi, hiç acı çekmemiş gibi birbirimizin canını yakıyoruz. Kılıçtan keskin olan şey her zaman kalem olmuyor ne yazık ki. Çoğu zaman bir ‘boş bulunmuşlukla’ ağızdan çıkan o sözler yakar insanın canını. O sözler umutları alır götürür, beklentileri bir bardak suda boğar. Zaten en çokta o yakmaz mı insanın canını? Beklenilenin, umut edilenin bir hiç olması… Korkmayın, girmeyeceğim o beylik laflara. İnanıyorum ki gerek yok kendimizi kandırmaya. Hepimiz biliyoruz dünya artık o kadar da güzel değil. Bazı yazılar vardır ki okuduğunuz zaman kapılıp gidersiniz, sizi büyüler ve hayatınızı değiştirir. Benim bu yazım onlardan biri olmayabilir lakin yinede kandırmayacağım sizi ve açıkca vuracağım yüzünüze gerçekleri. Ölüyorsunuz, ölüyoruz! Uyanın artık. Bir şeyler için geç olmadan, ‘keşke’ diyerek ağlamadan önce uyanın. Tek dileğim var… Ölmeden

Sokak Lambası

Resim
    Kuş seslerinin araba seslerine karıştığı, sokak lambalarının yeni kaybolmaya başlayan güneşin ardındaki aydınlıkta kaybolduğu dakikalarda hafif esen rüzgâr öğlenin bıraktığı sıcaklığı alıp götürüyordu. Altıncı katın balkonunda oturan genç kız tüm şehir ayaklarının altındaymış gibi hissediyor, gökyüzünün maviliği altında huzuru hissediyordu. Gökyüzüne ulaşan ağaçların yanında uzanan gökdelenler tüm doğayı bozuyordu ve bunun zamanla onun huzurunu bozmasından korkuyordu. Yinede dünyadaki bu kadar kötülüğe rağmen maviliğinden hiçbir şey kaybetmeyen gökyüzüne minnettardı. Balkon demirlerine konan kuşa çevirdi bakışlarını, kuşunun kendince sesler çıkardığını, okuduğu prenses hikâyelerindeki gibi şarkılar söylediğini hissedebiliyordu. Parmağını uzattığı anda kaçan kuşa bakarak gülümsedi. Tüm eksikliklerine rağmen mutluydu genç kız.   İkindi vakti akşam vaktine dönerken güneş görevini aya devir ediyor, kırmızı gökyüzü yerini yavaş yavaş uçsuz bucaksız karanlığa bırakıyordu. Genç kız hayr

Tac Mahal Efsanesi

Resim
   Tac Mahal, Babür İmparatoru Şah Cihan’ın 7.eşinden en sevdiği hanımı, 14. çocuğunu doğururken hayatını kaybeden Mümtaz Mahal anısına yapılmıştır. Kızıl Kale’nin pazar yerinde başladı onların hikayesi. İlk görüşte aşık oldular birbirlerine. O zamanlar Şah Cihan genç bir prensti. Henüz kardeşi ile fil mücadelesine girmemişti ve babasının tahtını hak etmemişti. Gün geldi o çok sevdiği Banu Begüm ile hayatını birleştirdi. İmparatorluğun sorunları, taht kavgaları ve isyanlar derken uzun süre sürgün hayatı yaşadılar. Seneler sonra kardeşi ile Kızıl Kale’nin büyük bahçesinde karşı karşıya gelip fil mücadelesinde galip geldi ve babasının tahtına geçmeye hak kazandı. Haliyle Banu Begüm’de sarayın en seçkin kişisi konumuna geldi. Zekası, güzelliği ve iyilik severliğiyle herkesin gönlünü fethetti. Bu yüzden ona ‘En seçkin Sultan’ anlamına gelen Mümtaz Mahal denildi. Aşkları dillere destandı. Birbirlerini öyle seviyorlardı ki rivayete göre evlilikleri boyunca bir oda mesafesi kadar bile ayrı dü