Ahmed Arif & Leyla Erbil

 

Bugün, olanları anlatmaya kelimeler yetecek mi pek emin olamasam da yüzeysel olarak bahsedeceğim bir aşk var. Evet, yüzeysel olarak bahsedeceğiz bu aşktan çünkü derinlere inmeyi kalbimizin kaldıracağını sanmıyorum. Bu güzel ve büyük aşka güzel duygularımızla değinmeyi umarım başarırız…

Ahmed Arif ve onun güzel aşkı Leyla Erbil… Hepimizin bildiği ve belki de her yerde gördüğü bir şiiri vardır Arif’in ‘Hasretinden prangalar eskittim’ Bu şiir gibi pek çok şiirini daha Leyla Erbil’e mektuplarında göndermiş Arif.

Hasretinden Prangalar Eskittim

seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara,
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.

ard-arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül-gürül akan bir dünya…
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar, 
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana,
bir bu yana…

Ahmed Arif içinde barındırdığı aşkını mektuplarda Leyla Erbil’e göstermekten hiç çekinmemiş. Çoğu zaman Leyla’nın el yazısının dolu olduğu bir mektup beklemekle geçirmiş zamanlarını. Bu büyük şairimizin gözlerindeki ışıltının sebebinin Leyla Erbil olduğunu öğrenmek biraz farklı hissettiriyor şu an aslında. Biraz düşününce bu yazıyı yazmaktan vazgeçecek gibi olduğumu söylememde yarar var. Bu büyük şair içinde besleyip büyüttüğü bu karşılıksız aşkının herkes tarafından bilinmesini ister miydi acaba? Arif’in karşılık alamadığı söylense ve mektuplarından anlaşılsa da doğruluğundan hiç mi hiç emin olamayacağımız bir başka konu bu. Size Ahmed Arif’in mektuplarından oluşan kitabındaki en çok bilinen mektubunu bırakıyorum.

15 Mayıs 1954

Ankara

Leylâ, Canım,

Kayb, berbat ve sessizim… Sessiz ve dolu: Allahtan ki sen varsın. Yoksa halim korkunçtu.

Burası bir köy! Yakınlarımın bütün ısrar ve gayretine rağmen, hemen anneme gideceğim. Pazartesiye trendeyim. Eve gidince senin mektubunu bulmalıyım. Anneme ilk sorum o olacak zaten.

Sen nasılsın ömrüm? Son telefonda canını sıktım mı? Ben artık annenden korkmuyorum. Aksine onu, kendi annemmiş gibi seviyorum. Buna ne dersin?

Hınca hınç mısra doluyum. Kara ve yeşil fon, hepsinde hâkim. Biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. Ha?

Fotoğrafındaki “halbuki…”yi hâlâ anlayabilmiş değilim. Anlatır mısın?

Bütün bunlar, beyhude biliyorum. Şaheser olan, benim uçakla oraya gelebilmemdir. Allah kahretsin, bu hastalık, bu rezaletler ve bu aile mecburiyetleri… Ne yapsam?

Gözlerinden öperim canım. En çok da burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum.

Yarı parçan

Ahmed Arif 1991’de Ankara’daki evinde tek başına, Leyla Erbil ise 2013 yılında mektupların kitaplaştığını göremeden hayata veda ediyor. Güzel dizelerin yazılmasına ve hala kalbimize dokunmasına neden olan kadın Leyla Erbil ve ona büyük bir aşkla bağlı olan bu dizelerin sahibi Ahmed Arif’i en içten sevgilerimizle anıyoruz.

Tethys

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Smeraldo Çiçeği Efsanesi

Herkül Kulesi Efsanesi